İman Nimeti

“Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, sayamazsınız” buyuruyor Rabbimiz Kitab’ında. Namazlardan sonra dua ederken, şükrü de ekliyorum zikrime. Allah’ım ya gözüm olmasaydı, şükürler olsun, kulağım, elim,ayağım,tüm azalarım için, sağlıklı evlatlar, kendisiyle huzur bulduğumuz eş, ana-baba, kardeş…Başlıyorum. Sonra, aman nasıl hepsini tek tek sayayım ki! Birini söylesem, diğeri mutlaka eksik kalır. Rabbim, senin dediğin gibi, saymaya kalksam, sayamam. Öylesi nimetler…

Şükretmem gereken en büyük nimetin İMAN olduğunu biliyorum ama. Gece gündüz, daimen bu nimete şükretmeli. Bir kez olsun alnı secdeye değmemiş yüz binlerce insanın yanında, bana iman nimeti veren Rabbim’e şükrediyorum ki, başka bir ayetinde buyurduğu gibi “Şükredin, nimetlerimi artırayım”. İmanımız olmasa, neyimiz kalacak elimizde? Korku kaplıyor içimi. Bunca nimeti vereni unutursak, dünya hayatında böyle yaşayıp da sonumuz refaha değil hüsrana çıkarsa, diye. Allah’ım korktuklarımdan emin kıl, diyorum Rasul(s.a.v.)’un diliyle. Deprem ile birlikte gördüm ki, bir kez daha binler şükrettim ki,iman çok büyük bir nimet.

Yaşadığı onca sıkıntıya iman sahibi insanlar nasıl dayanıyor, Rabbim nasıl onların kalbine sekinet indiriyor, görüyoruz. Öbür tarafta iman ehli olmayanlara bakıyorum, kafayı yemek üzereler. Asla baş edemiyor, üstesinden gelemiyor, sürekli suçlu arıyor ve isyan ediyorlar. Acıları birken bin oluyor, psikolojileri bozuluyor ve intiharın eşiğine geliyorlar.

Bir de depremi doğrudan yaşamayanlar var. Ya deprem olursa, bize de bir şey olursa endişesi, öyle kuşatmış ki onlar da kafayı yemek üzereler. Bakıyorum yazdıklarına, paylaşımlarına, hayat zindan olmuş! Daha doğrusu, kendilerine hayatı zindan etmişler. Oysa belki de o güne çıkamayacaklar bile. Hepimiz tedirginiz, İstanbul’da oturan biri olarak benim de endişelerim var. Ama biz biliyoruz ki kul nezdinde yapmamız gereken bir şey varsa yapacağız, kenara çekilip dua edip bekleyeceğiz. İşte Allah’a olan iman yoksa, o “kenara çekilip dua edip bekleme” lüksüne sahip değilse insan, acziyetini görüyor ve o acziyet onu çıldırtıyor. Çünkü Kadir-i Mutlak bir Zat’a sığınmayı bilemiyor, kendi de zaten güçsüz. Ne yapsın? O yüzden tekraren gördüm ki şu depremden sonra, iman insana dünyada verilen en büyük nimet. Başına gelen her türlü musibeti, Rab’den geldi diye kabullenip, acısının merhemini, derdinin dermanını, hastalığının şifasını yine O’ndan bekliyor. Yoksa insan bunca acıya gerçekten katlanamaz…

Ya Rabbim, bize verdiğin iman nimetini bizden alma. Kalplerimizi dinin üzere sabit kıl. Bu iman nimetini tattıktan sonra kalplerimizi küfre meylettirme. Her daim Seni zikreden, Sana şükreden ve Sana ibadet eden kullardan olmayı bize nasip eyle. Amin…

Yorum bırakın