Paranoyaklık seviyemiz ile ilgili yazdığım yazı üzerine konuştuğum bir arkadaşım, yakın zamanda okuduğu Adem Güneş’in Mahremiyet Eğitimi isimli kitabından bahsetti övgüyle. Kitabın ismini uzun zamandır duymama rağmen, Adem Güneş’in fikirlerine duyduğum yargıdan dolayı okumayı düşünmemiştim. (Önyargı demiyorum dikkat ederseniz, yargı diyorum).Ayrıca bu alanda çok geniş çaplı okumalar yapmış olduğum için gerek de duymamıştım, bana söyleyeceği yeni şeyler olacağını ummadığım için. Şahsım adına nitekim öyle de oldu. Kitabın içerisinde tanıdık gelmeyen, çok yeni söylemler bulamadım. Kimi yerinde yazarı yine uçuk(!) ve abartılı bulduğum noktalar da oldu. Fakat blogda bu kitaba yer vermeliydim, çünkü daha önce bu alanda okumalar yapmamış olan anneler için çok faydalı olabileceğini düşündüm.
Kitabın ilk kısımlarında çocuklarımıza mahremiyet bilincini nasıl kazandırabileceğimiz üzerinde duruyor yazar. Özellikle 2-7 yaş arası(ekseriyetle çocuğun hatırlayacağı 3-4 yaş sonrası) dönemde bu bilinci kazandırmanın ne denli önemli olduğunu vurguluyor. Vücudunun kendine ait olduğunu, dokunulmazlığını fark edebilmesi için, bu dönemlerinde ona karşı nasıl bir davranış sergilenmesi gerektiğine değinmiş:
- Odasına izinsiz girmeyin, kendi alanını bilsin.
- İç çamaşırsız asla dolaşmasın, kendi kendine giyinsin. Kendi giyinme becerisini henüz kazanamamışsa bile, “izin verirsen yardımcı olayım” diyerek, bedenine izinsiz dokunulamayacağı, kıyafetlerinin izinsiz çıkarılamayacağı bilinci oluştursun.
- Banyo yaptırırken iç çamaşırı ile yaptırın, genital bölgenin anne-baba bile olsa asla kimse tarafından görülmemesi gerektiğini fark etsin.
- Olabildiğince erken yaşta tuvaletini kendisi halletmeye başlasın(yani taharet olayını çözsün). Böylece kimsenin ona dokunmasına gerek kalmasın. Eğer henüz öğrenememişse bile bu işi sadece anne halletsin.
- Erkek çocuk-kız çocuk ayrımı yapılmadan mahremiyet eğitimi verilmelidir.
- Çocuk herkese güvenilir ya da kimseye güvenilmez algılarıyla değil, güvenin sınırını bilecek şekilde yetiştirilmelidir. Burada yazar bir tanımda bahsediyor. Psikogenetik. Amca,dayı,baba ve kardeşler arasında şehevi duyguların olamayacağı, ama diğer insanların böyle duygular besleyebileceği, bu nedenle çocuğun esasında bu insanlara güven duygusunun tam olması gerektiği, ama diğer herkese karşı mesafesini bilmesi gerektiğini söylüyor. Babana bile güvenme çağında, İslami açıdan yazar haklı olsa da, insanlar İslamdan uzak yaşadıkları müddetçe, bunun tersi olmaya devam edecek. Ve bu da bizi paranoyadan kurtaramayacak malesef.
Kitabın ikinci kısmında cinsel istismar konuları yer alıyor. Böyle bir olay başına gelen çocuklarda nasıl bir davranış değişikliği gözlenebilir? Nasıl bir tavır alınmalıdır veliler tarafından? Bilinen doğru ve yanlış bilgilerin üzerinde de durulmuş.
Kitabın temel davranış refleksi kazandırma kısmında, terapilerden örneklerle, yaşanmış vakalarla bilgilendirme yapmış yazar. Anormal davranışlar karşısında bedenin refleksle kendini korumasına “temel davranış refleksi” denirmiş. İşte esas mevzu,her dakika biz yanında olamayacağımıza göre, çocuğun kendine kötü niyetle dokunulduğunu fark edebilmesi ve ona karşı gerekli tepkiyi verebilmesi. Çünkü, çocuğa bu kötülük okuldaki öğretmeninden bile gelebiliyor Allah korusun. Bunu nasıl kazandırabileceğimizi anlatmış, bu konuda yol göstermiş.
Öfke konusuna değinen yazar, belirli sınırlar içerisinde çocukların öfkeyi dışa vurmalarına izin verilmelidir diyor. Oyuncaklarını fırlattığında, bağırıp çağırdığında ya da ağladığında, öfkesini dışa vurmasına izin vermezsek, başına böyle kötü bir olay geldiğinde, bilinçaltındaki o “bastır öfkeni” duygusundan ötürü gereken tepkiyi veremeyebilirmiş.
Kitaptaki örnekleri okurken insan gerçekten çok etkileniyor ve bir şey diyeyim mi? Paranoyaklık seviyesini ikiye, üçe, beşe katlayabilirsiniz! Parkta çocuğunuzla oynayan kendinden birkaç yaş büyük birine, köşede durmuş parktaki çocukları seyreden adama herkese şüpheyle yaklaşıyoruz:(
Ama her şeyden öte, İslam hayatlarda hakim olmadıkça böyle şeyler duymaya devam edeceğiz malesef. Bu yüzden, çocuklarımızın arkadaşlarına da dikkat etmemiz gerekir, görüştüğümüz kişilerin İslami yaşantısına bakmak gerekir. Çocuğu çarşıya, pazara giderken emanet ettiğimiz kişileri bilmemiz, evde kimler var yok araştırmamız lazım. Okul mevzusu var ama bir de, yanlarında olamayacağımız, öğretmeni bilemeyeceğimiz…
En büyük silahı nedir Müminin? Dua… Buna sarılmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok tabi tedbirlerimizi alıp da… Allah çocuklarımızı hep iyilerle karşılaştırsın, kötülerden, kötülüklerden uzak tutsun… Amin…