Bir Olay Üzerinden Sosyal Medya Anneliği Analizi

Doğum ile bu dünyaya gelişimizde kazandığımız ilk sıfat “evlat” olmak oluyor. Bununla birlikte “torun” oluyoruz ve büyüdükçe çoğalıyor bu sıfatlarımız: Öğrenci, hala, teyze, edindiğimiz meslek ile birlikte belki bir öğretmen, doktor, aşçı, evliliğimizle birlikte “eş” ve nihayetinde çocuğumuz olduğundan itibaren de “anne” oluyoruz. İçinde yaşadığımız çağda artık annelik sıradan geldiği için, salt bir sıfat olarak kabul görmüyor, önemsenmiyor olsa gerek ki, bu annelik de sıfatlandırılmaya başlandı: Oyuncu anne, hassas anne, akademik anne, manyak anne, fazla anne gibi aklımıza gelebilecek her sıfat kullanılmış durumda. (Kendiniz de böyle bir arayış içindeyseniz sıfat bırakmamış olabilirler, üzgünüm.) Ve işin ironik tarafı sosyal medya annelerine gelen eleştiriler de yine sosyal medya anneleri tarafından yapılıyor. Ne tuhaf değil mi?

İnsanlara faydalı olabilmek adına bilginin, tecrübenin paylaşılmasını çok saygıdeğer buluyorum; fakat buradaki mevzu çok daha farklı. Çünkü işin içine kişilikler giriyor ve tabi ki her zaman işin olumlu tarafları anlatılıyor. Her şey güllük gülistanlıkmış edasıyla paylaşımlar yapıldıkça takipçiler de karşı tarafa karşı hayranlık gibi olumlu ama kendilerine karşı da yetersizlik gibi olumsuz duygular  beslemeye başlıyorlar. Oysa, insanın hayatta kendisine kötü gelen kişi ya da olayı hayatından nasıl uzaklaştırması gerekiyorsa, aynı şeyi sanal ortamda da yapması gerekir. Sana kötü mü geliyor, kötü mü hissettiriyor, onu mükemmel kendini ezik mi hissediyorsun? Takip etme kardeşim, kimse dört dörtlük değil ki. Hayatın sadece olumlu anlarını paylaşmaktır bu insanların yaptığı. Yoksa dertsiz tasasız, sorunsuz bir hayat olabilir mi? Burası dünya! Ne diyor bizim Peygamberimiz (s.a.v.): Dünyada rahat yok!

Bir de bir insana karşı hayranlık beslemeye başladığımız anda olumsuz yanlarını görmezden geliriz; bizim kadınlarımızda da bir “idol” yerleştirme merakı var hayatlarına malesef. Bu annelere olumsuz bir yorum geldiğinde avukatları görseniz şok olursunuz. Hesap sahibi kendini bu kadar savunmuyor yahu! Karşı tarafın hiç hatası olamaz mı insan bir düşünür. Yanlış yaptığı şeyler olamaz mı? Sen ne kadar mükemmel annesin filan diye övgüler… Karşı taraf için de kötü biliyor musunuz? Ego tatmini ile gerçekten kendini mükemmel sanmaya başlayabilir bir süre sonra; ya da sanıldığı gibi mükemmel olmaya çalışırken yaptığı hataları kendi iç dünyasında tolere edemez ve kendine zulmedebilir. İkisi de sakıncalı.

Geçenlerde gördüğüm paylaşım ve yorumlar üzerine gideyim ki derdimizi daha net ifade edebileyim size. Sosyal medyada fenomen olmuş annelerden biri bir paylaşım yapmış. Sabahtan akşama kadar mutfakta temizlik yapmış(lar), 3 çeşit de yemek hazır akşama ama çocuklar yumurta kırmak istemişler. İyi madem demiş ve oturup onları seyretmeye başlamış, çocuklar mutfağın altını üstüne getirmiş iki yumurta kıracağız diye ve gayet sakin izliyor anne. En sonunda oturup iki yumurtayı yemişler. Eğer izin vermeseymiş, bunların hiçbiri olmazmış ama o  çocuklar en azından yumurta kırmayı, denemeyi bilmem neyi öğrenmişler. Bu senaryo üzerine yorumlar “ay çocukların eline yumurta veresim geldi hemen şuan ne güzel anlatmışsınız”a kadar varıyor. Bakındım olumsuz bir tane yorum yok. (sen niye yapmadın derseniz sosyal medya hesabım yok, yoksa nasıl bakıyorsun derseniz sabırla yazının sonuna kadar okuyun, en sonunda açıklayacağım).Bana göre neresinden bakarsan olayın yanlış. Çocuk eğitimini bu kadar önemseyen bir insanın yapmaması gereken bir davranış, hatta hata diyebilirim açık açık. Neden?

Normal olan zaten sabahtan akşama kadar emek vermiş, yorulmuş bir annenin bunca karmaşaya müsade etmemesidir, o fark etmeden çocuklar yapmışsa da cırlamasıdır. “Sen ne süper bir annesin, ben olsam nasıl kızardım” değil, sen kızıyorsan normal ve sağlıklı olan sensin. Çünkü, çocuk eğitimi olarak bakalım önce olaya. Ortada bir emek var ve bu emeğe saygı duymalı, aksi takdirde dışarıda tuvaletleri de temizleyen var, bir lokantada da ortalığın içine etme yetkisini kendinde görecek çocuk, nasılsa temizleyen var. Oysa tam aksine, annem sabahtan beri bir emek verdi, yoruldu,ben de burayı temiz tutmaya özen göstererek ona yardımcı olabilir ve emeğine saygı duyabilirim demesi gerekir.

İkincisi ortada üç çeşit yemek var, çocuk yumurta istiyor. Anne onlar için üç çeşit yemek yapmışsa üçünden birini seçme hakkı tabi ki olmalı ama annenin bunca çabasına saygısızca ben başka bir şey istiyorum diye karşılık verilmemeli. Anne de bunu normal karşılamamalı.

Üçüncüsü, çocuğun her istediği anında “peki paşam, sultanım, prensesim” edasıyla yerine getirilmemeli. Haz öteleme diye bir kavram vardır psikolojide. Çocuk kahvaltıda yumurta yiyebilir pekala.Böyle bir seçenek sunulabilir, şimdi yemekte bunlar var ama kahvaltıda yumurta yiyebilirsin. Böylece haz ötelemeyi, sabretmeyi öğrenmiş olur.

Dördüncüsü, çocuğun kas ince kalın motor becerileri gelişemezmiş izin verilmese ütopyasına sığınmayın Allah aşkına. Beş yaşında hanginiz devamlı mutfakta yumurta kırıyordu. Şahsım adına ortaokulda kendime yumurta yapmaya başladığımı bilirim ve motor becerilerinin kalınında da incesinde de sorun yok çok şükür. Zamane kandırmacaları bunlar hep.

Beşincisi anne adına. O an bütün bunlar olurken ben mükemmel ve sabırlı anne olarak sadece izledim, süperim olağanüstüyüm. Şimdi kendi anneliğinizi sorgulamaya başladı ve kötü hissetme safhasına geçtiyseniz dağılabiliriz.

Bunları neden yazdım? Sahi sizce neden yazıyorum?

Kendi anneliğinizi hiç kimsenin anneliği ile kıyaslamayın diye. Siz kendi çocuğunuz için olabilecek en iyi annesinizdir, benim çocuğum sizin elinize doğmadı, sizin çocuğunuz da bende değilse hepimizin çocuğu onun kaldırabileceği, bakabileceği özellikler ile donanmış olarak annesinin eline verilmiş bir nimet. Tabi ki daha iyi bir anne olmak için çabalayacağız, çocuklarımızı Allah için hayırla güzel ahlakla nasıl daha iyi yetiştirebiliriz diye uğraşacağız. Ama bunu yaparken başka anneleri referans almayacağız, Müslüman bir anne olarak önce Kuran ve sünneti, sonra bunları referans alarak yazılmış kitapları, Müslümanca bakış açısı ile şekillenmiş psikoloji ilmini kendimize kaynak olarak alacağız. Herkesin şartları çok bambaşkadır, o ciciş anneler sizin şartlarınızda olsalar böyle olamayacak belki tavırları. Ve siz sadece kendinizi kendiniz ile kıyaslayarak, kendi iç muhasebenizi yaparak, davranışlarınızın çocuk üzerindeki etkisini inceleyerek yapın anneliğinizi. Takip filan da etmeyin böyle insanları kötü hissettiriyorsa. Sosyal medya anneliğine bir kere soyundu mu geri dönemiyor bazen anneler. Bir başka biri geçenlerde “ben sosyal medya fenomen annesi olmak istemiyorum” demiş ama o günden beri günde elli resim ile devam ediyor paylaşımlarına, samimi gelmiyor açıkçası. Paylaşım yapıp insanlara örnek olmak başka, benim çocuğum şöyle yaptı ben şöyle tepki verdim, biz çocuğumla sabahtan akşama kadar pozitif pozitif takılıyoruz şeklindekileri yanlış buluyorum. Bu insanın kendini pazarlama, daha da kötüsü anneliği pazarlama çabası gibi geliyor bana. Benimki sadece niyet okumak tabi, yani bir zan, yani dışarıdan bakan bir anne okurun hissettikleri.

Yazıyı bu kadar uzatma niyetim yoktu aslında, fakat yazıya dönüp bakınca az bile yazmışım deyip kaçırdığım, söyleyemediğim noktalar bile olmuş.(İşin maddiyat boyutuna değinmemişim bile mesela). Buraya kadar sabırla okuduysanız, teşekkür ederim. Ve açıkçası fikirlerinizi de merak etmiyor değilim.

Evokulumuz olarak ya da şahsım adına bir sosyal medya hesabımız olmasa da, sosyal medya hesaplarının gizli olmayanları direk google aracılığı ile takip edilebiliyor. Sosyolojik analiz yapmak adına eşten dosttan duyduğum hesaplara arada bir göz atarım. Asla annelik kıyaslamasına girmem. Ve bu yazı bir nevi “kedi erişemediği ciğere” yazısı da değildir, ya da “gereksiz eleştiri gizli hayranlık” filan da değil, annelerin böyle bir akıma kapılıp kendilerine ve dahi çocuklarına zulmetmelerine gönlüm razı gelmiyor. Belki bir de bu gözle, bu tarafından bakmak istersiniz diye yazıldı…